keltican forte nedir ne için kullanılır

Bromelain etkili bir mukolitik ajandır ve rinit, rinosinüzit ve kronik rinosinüzite karşı kullanılmaktadır. Proinflamatuar prostaglandin oluşumunu azaltır ve burun pasajlarında şişliği azaltır ( Helms ve Miller 2006 ). Bromelain ayrıca mukus üretimini azaltır ve drenajına yardımcı olur ( Tochi ve ark. 2008 ). Theraflu Forte, bir ağrı kesici ve ateş düşürücü (parasetamol), bir antihistaminik (klorfeniramin maleat) ve mukozanın şişkinliğini azaltarak tıkanıklıkları gideren bir dekonjestan (fenilefrin hidroklorür) olmak üzere üç etkin madde içeren kombine bir ilaçtır. Theraflu Forte 20 film tablet THERAFLUFORTE 20 film tablet sağlık profesyonelleri için Kullanma Talimatı nedir ve ne için kullanılır.Ayrıca Yan etkileri, nasıl kullanılır, kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler.Ayrıca ilaç ile ilgili olarak diğer yıllara ait fiyat değişikliklerini görebilir ve eşdeğer ilaç bilgilerine ulaşabilirsiniz.İlaç fiyatları ilgili döneme ait KDV Dahil tüketici Aferinilaç nedir? Aferin neden kullanılır? Aferin forte kullananlar nelere dikkat etmeli? Aferin hangi ilaç ve gıdalarla kullanılmamalı? Hamilelik-emzirme döneminde Aferin kullanımı. 8 Aferin Forte Kullananlar. 2022 Fiat Egea Station Wagon Fiyat Listesi-Kasım 2021-11-13 için tıklayınız. Suganorm forte ne işe yarar sorusunun cevabı şu şekildedir; İnsülin hormonunun yeniden sentezlenmesine yardımcı olur. Kan şekerini dengeler. Karaciğer, pankreas ve tiroid fonksiyonunu geri kazandırır. Metabolizmanın düzenli çalışmasını sağlar. Hipoglami riskini en aza indirir. Meilleur Site De Rencontre Gratuit En Belgique. yeni sorubunları gördün mü? panthenol forte nedir? hangi amaçlarla kullanılır? theraflu forte ne işe yarar? para nedir ne için kullanılır? çok mu ihtiyaçtır? onun için neler yaşanıyor savaş gibi gereklimi dir? gesso nedir ve ne için kullanılır? parol nedir? ne için kullanılır? eskiden kız isteme törenlerinde götürülen gondol nedir ne için kullanılır? diyaliz nedir ne için kullanılır? röntgen nedir? ne için kullanılır? krampon nedir ve ne için kullanılır? tasma nedir ve ne için kullanılır? Haberler > Yaşasın Türkçe! Yaygın Kelimeler Yerine Kullanılabilecek Alternatif ve Nadir Kelimeler - 0033 Gündelik konuşma dilimize biraz renk katmak hasebiyle, sürekli aynı ifadeleri kullanmaktan kaçınmaya çalışmaya ne dersiniz? Bu ifadelerin her biri eşanlamlı olmasa dahi, birbirleri yerine kullanılabiliyorlar. O halde siz de buyrun. 1. 'Güzel' yerine 2. 'İyi' yerine 3. 'Aynen' yerine 4. 'Kötü' yerine 5. 'Sevmek' yerine 6. 'Vallahi' yerine 7. 'Büyük' yerine 8. 'Sevinmek' yerine 9. 'Akıllı' yerine 10. 'Mesela' yerine 11. 'Zaten' yerine Kullanabilirsiniz. Kekik, vücudun genel gelişimi ve sağlığı için gerekli olan bitki besinleri, vitaminler ve mineraller açısından zengin bir bitkidir. Kekik, anti-fungal ve antiseptik özelliklere sahip olan çok önemli bir esansiyel yağ olan timol içerir. Kekik ayrıca zeaksantin, lutein, apigenin, naringenin, luteolin ve tiroksin gibi fenolik antioksidanlar içerir. Kekik yaprakları potasyum, kalsiyum, demir, manganez, selenyum ve magnezyum açısından zengindir hepsi normal vücut fonksiyonları için gereklidir Kekik ayrıca özellikle B-kompleks vitaminleri, vitamin-K, vitamin-C ve folik asit kaynağıdır. İşte kekiğin faydaları... KEKİK HAKKINDA FAYDALI BİLGİLER Kekik, nane ailesinin Thymus cinsine ait, aromatik, çok yıllık yaprak dökmeyen bir bitkidir ve küçük beyaz, lila veya pembe çiçekler üretir. 350'den fazla kekik çeşidi vardır, bunlar esas olarak çok kolay melezleşmelerinin kanıtıdır. Yapraklarının renkleri soluk yeşil tonlarından daha koyu yeşil ve zeytin tonlarına, ayrıca bronz, hatta gümüşe kadar değişebilir. Güney Avrupa ve Akdeniz bölgelerinde yaygın olarak yemeklerde kullanılmaktadır. KEKİĞİN FAYDALARI NELERDİR? Kekiğin bazı sağlık yararlarına detaylı bir göz atalım... Görme yeteneğini artırmaya yardımcı olur Kekik, yağda çözünen bir vitamin ve bir antioksidan olan A vitamini açısından zengindir. Sağlıklı bir mukus zarını ve cildini desteklemek ve korumak için gereklidir. Böylece kekik daha iyi görmeyi teşvik eder. Soğuk algınlığı, öksürük ve boğaz ağrısını tedavi eder Kekik, antiseptik ve antibiyotik özelliklere sahip olup, soğuk algınlığı ve öksürük için mükemmel bir ilaçtır. Kekik ayrıca bronşit tedavisinde de kullanılır. Kekik yağı en güçlü doğal antimikrobiyallerden biridir, bu nedenle boğaz ağrısının tedavisinde yaygın olarak kullanılır. Karvakrol içeriği, boğaz ağrısı için en önemli esansiyel yağlardan biri olmasının başlıca nedenidir. Akne tedavisi Kekik mükemmel antibakteriyel özelliklere sahiptir, bu nedenle akneye neden olan bakterilerle savaşmada çok etkilidir. Kekik, çeşitli cilt problemlerine neden olan bakterileri ortadan kaldırarak cilt sağlığını korumaya yardımcı olur. Kekik esansiyel yağı su ile seyreltilebilir ve olgun cildi sıkılaştırmak için bir toner olarak kullanılabilir. Saç büyümesini destekler Saç foliküllerine besinlerin verilmesi saç büyümesi için hayati önem taşır. Kekik kafa derisinde kan dolaşımını artırarak saçların büyümesine yardımcı olur. Kekik esansiyel yağı veya kekik içeren bir karışımın uygulanması, temel besin maddelerinin saç derisine verilmesini kolaylaştırır, böylece saç büyümesini teşvik eder. Kekik ayrıca saç dökülmesini ve saçın incelmesini önler ve aynı zamanda antibakteriyel özelliklerinden dolayı kepek tedavisinde de etkilidir. Solunum bozukluklarının tedavisinde yardımcı olur Kekiğin antiseptik ve antibiyotik özellikleri, öksürük ve bronşit gibi solunum ve soğuk algınlığı ve boğaz ağrısı gibi solunum yolları için etkili bir ilaçtır. Kekiğin bronşit tedavisinde çok etkili olduğu kanıtlanmıştır. Kemikleri sağlıklı tutar Kekik, K vitamini ve mükemmel bir demir, kalsiyum ve manganez kaynağıdır. Bu mineraller kemik sağlığında önemli bir rol oynar, uygun kemik büyümesini ve gelişimini destekler ve kemik bozuklukları riskini azaltır. Böylece kekik güçlü, sağlıklı kemiklerin korunmasında ve kemik hastalıklarının önlenmesinde yardımcı olur. Kardiyovasküler hastalıkların önlenmesine yardımcı olur Kekiğin anti-inflamatuar ve anti-oksidan özelliklerinin kombinasyonu, kardiyovasküler hastalıkların ana nedeni olan kronik inflamasyonun önlenmesine yardımcı olur. Özellikle kekik yağı, kalp sağlığını geliştiren anti-spazmodik özellikleriyle bilinir. Kalp kapakçıklarının düzgün çalışmasını sağlar. Damarları ve atardamarları rahatlatır, kan basıncını düşürür ve kalbi güçlendirir. Kan basıncını kontrol etmeye yardımcı olur Kekik yaprakları, kalp atış hızını ve kan basıncını kontrol etmede yardımcı olan hücre ve vücut sıvılarının önemli bir bileşeni olan potasyum açısından zengindir. Kekik ekstrelerinin hipertansiyonu içeren durumlarda kan basıncını düşürdüğü de bilinmektedir. Kas kramplarını tedavi eder Kekik, menstrüel krampların ve vücuttaki diğer spazm formlarının tedavisinde çok etkili olan mükemmel anti-inflamatuar özelliklere sahiptir. Kekik çayı kadınlarda PMS tedavisinde sıklıkla önerilmektedir. Mükemmel anti-bakteriyel özelliklere sahiptir Kekik, anti-bakteriyel özelliklere sahiptir, bu nedenle, genellikle, gibi bakteriler ve mantarların neden olduğu enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı savaşmak için kullanılır. Çalışmalar kekik esansiyel yağının, farklı bakteri türlerine karşı antibiyotik dirençli suşlara karşı savaşma gücüne sahip olduğunu bulmuştur. Vücudun içinde ve dışında bakterileri öldürebilir. Ayrıca kekik çayı da cildi ve diğer yüzeyleri dezenfekte etmek için kullanılır. Anemiyi önler Kekik çok iyi bir demir kaynağıdır. Demir, vücuttaki kırmızı kan hücrelerinin büyümesi ve gelişmesi için hayati önem taşır. Demir eksikliği anemiye neden olabileceğinden, günlük diyetinizde kekik içeren anemi önlenmesine yardımcı olabilir. Grip ve soğuk algınlığına bağlı burun akıntısı, aksırma, burun ve boğazda kaşıntı, baş ağrısı, adale ağrısı, boğaz ağrısı, vücut kırıklığı, ateş, nezle, gözlerde sulanma ve kaşıntı gibi durumlarda Aferin soğuk algınlığına iyi gelir mi?2 Aferin burun akıntısına iyi gelir mi?3 A ferin forte antibiyotik mi?4 Aferin neden yasak?5 Aferin gribe iyi gelir mi?6 Burun akıntısına hangi ilaç iyi gelir?7 Burun akıntısını durdurmak için ne yapmalı?8 Aferim neye iyi gelir?Aferin soğuk algınlığına iyi gelir mi?Aferin, soğuk algınlığı, öksürük, nezle gibi sorunların tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Hapşırma, burun ve boğazda kaşıntı gibi alerjik reaksiyonları da dindirebilir. Reçete edilen dozda kullanılması burun akıntısına iyi gelir mi?Çocuklara yönelik pediatrik bir şurup olan Aferin, daha çok ateş düşürücü, ağrı kesici olmasının yanı sıra hapşırma, göz sulanması, burun akıntısı gibi alerjik rahatsızlıkları da tedavi etmede ferin forte antibiyotik mi?A-ferin forte öksürük ve soğuk algınlığı preparatları grubuna dahildir. Aferin ilaç, öksürük ve soğuk algınlığı tedavisinde kullanılan parasetamol + klorfeniramin etken maddeli reçeteli bir ilaçtır. Etkin maddelerinden parasetamol ağrı kesici ve ateş düşürücü; klorfeniramin maleat ise alerji önleyici etkiye neden yasak?Aferin 30 Kapsül'ün, “kodein fosfat”ın yanı sıra “parasetamol” ve “klorfeniramin maleat” adlı maddeleri de içerdiğine işaret eden bakanlık yetkilileri, düşük miktarda kodein fosfat içeren ilacın uyuşturucu amaçlı alımının, yüksek dozda kullanımı zorunlu kıldığını, bunun da içeriğindeki “parasetamol” etken maddesinden …Aferin gribe iyi gelir mi?Grip ve soğuk algınlığına bağlı burun akıntısı, aksırma, burun ve boğazda kaşıntı, baş ağrısı, adale ağrısı, boğaz ağrısı, vücut kırıklığı, ateş, nezle, gözlerde sulanma ve kaşıntı gibi durumlarda akıntısına hangi ilaç iyi gelir?Burun akıntısı nasıl geçer? Burun akıntısına ne iyi gelir?Tuzlu su. En bilinen yöntem kuşkusuz tuzlu su. … Zerdeçal. Antioksidan, antienflamatuvar, antibakteriyel ve antiviral özellikler taşıyan tam bir doğal mucize olan zerdeçal burun akıntısı için de birebir. … Zencefil. … Hardal yağı … Sarımsak. … Bal. … Okaliptüs yağıDec 19, 2018Burun akıntısını durdurmak için ne yapmalı?Burun akıntısına ne iyi gelir?Bol miktarda sıvı tüketmek. Burun akıntısı ile birlikte burun tıkanıklığı belirtileri de varsa bol sıvı içmek önemlidir. … Buhar banyosu yapmak. Sıcak buhar teneffüs etmek, burun akıntısını azaltmaya yardımcı olur. … Sıcak bitki çayları içmek. … Zerdeçal. … Zencefil. … 24, 2020Aferim neye iyi gelir?Grip ve soğuk algınlığına bağlı burun akıntısı, aksırma, burun ve boğazda kaşıntı, baş ağrısı, adale ağrısı, boğaz ağrısı, vücut kırıklığı, ateş, nezle, gözlerde sulanma ve kaşıntı gibi durumlarda kullanılır. Haberler > Günlük Hayatta Kullandığın 25 Kelimenin Köklerine İniyoruz! - 1155 - 2239 Çoğu kullandığımız Türkçe kelimenin aslında kökenlerinin Hintçeye, İtalyancaya ve birçok dile dayandığını biliyor muydun? Eğer merak ediyorsan senin için NerdenGeliyo?'dan kelimelerin kökenlerini okumalar. 1. Komşu - Türkçe Ev yerine aldığımız, külüne muhtaç olduğumuz, kültürümüzün mihenk taşlarından 'komşu' nereden gelmiş? 'Kon'uşmaktan. Eski Türkçe 'ko-' kökü koymayı anlatıyor. 'Ko-n' dediğimizde, kendini bir kere koymayı ifade ediyoruz Kuşun 'kon'ması gibi. Kuşlar karşılıklı olarak konduklarında ise 'kon-uş'muş oluyorlar. Dönüşlü üzeri işteş fiil; önce kendine sonra karşındakine dokunuyor. Konuşmak, yani karşılıklı olarak kendini bir yere koyma eylemini isimleştirdiğimizde 'konuşu' oluyor, sonra da dilde yuvarlana yuvarlana 'komşu' halini alıyor. 'Konuşmak' fiili de zaten karşılıklı yerleşip birbirine bir şeyler söylemek fikrinden geliyor ve bu kullanımı Türkiye Türkçesine özgü. Belki de kendi kendine konuşana deli denmesi bundandır... Zira konuşmak bir komşuyu gerektiriyor! Artık komşunuzla konuşurken anlatırsınız 'Konu', 'konut', 'konak', 'konum' ve 'konç' kelimeleri de sizinle aynı kökten geliyor! 2. Temel - Yunanca “Temel” gayet yerli bir kelime gibi durmuyor mu? “Temel Türkçe Dersleri” dediğimizde mesela… Veya Temel fıkralarında…Kelime hakikaten yerli; bu topraklara ait. Ama Türkçe değil, Yunanca Bu dilde “themelios” kelimesi temel taşını, o antik sütunların altına koyulan kaideyi anlatmış. Daha önce antrparantez_ng, metatez_ng ve sandık_ng kelimelerinin içinde rastladığımız “tez” thesis kelimesi de, tıpkı “temel” gibi Eski Yunancada “koymak” anlamına gelen “tithemi” fiilinden türemiş. Demek ki özel isim olan “Temel”in Karadeniz Bölgesi’ne has bir isim olması da tesadüf değil! 3. Sempozyum - Yunanca Bugün bizim için nispeten resmi toplantıları ifade eden “sempozyum” kelimesini Fransızlardan almışız. Onlar da Latince “symposium”dan… Kelimenin bilinen ilk hali ise Yunanca “symposion”, yani “birlikte içiş”. Zira “posis” bu dilde içmeyi anlatmış “içmek” anlamındaki kaynak Hint-Avrupa kökü “poi”a “bira” ve “biberon” kelimelerinde de rastlıyoruz. Eski Yunanlar için “sempozyum”, arkadaşların bir araya gelip içki masasında entellektüel sohbetler yapmalarını anlatmış. Yani aslında “rakı masasında memleketi kurtarmak” gibi bir aktiviteymiş, bugün konferans salonlarına taşınan “sempozyum”... Hadi o zaman, etimoloji şerefine! 4. Aferin - Farsça Aferin. Ya da daha samimi, ağza iyice oturan şekliyle 'afferim'! Birini övmek, kutlamak ve bazen de soğuk algınlığını yenmek için kullandığımız bu kelime Farsçadan gelmiş. Bu dilde 'övgü, kutsama, alkış'ı anlatan 'afirin'den. 'Afrin' kökü övmenin, kutsamanın yanı sıra 'yaratma'yı anlatmış ve bir görüşe göre Arapçada 'yaratık, cin'i anlatan 'ifrit' kelimesi de bu Farsça kökten gelmiş.* Hani bir şeye aşırı uyuz olunca, dellenince 'ifrit oldum' deriz ya, 'cine döndüm' diyormuşuz meğer... Aferin derken ifriti de aradan çıkardık, afferim bize. 5. Onur - Fransızca “Onur” çok bizden bir kelime gibi duruyor değil mi? İşin aslı “onur” büyük ihtimalle Fransızcadaki “honneur”den geliyor; İngilizcedeki karşılığı ise “honour”.* Tüm bu kelimeler Latincede şerefi, haysiyeti, itibarı anlatan “honor”dan gelmiş. Bugünkü kelimemizin vesilesi ise bugün başlayan LGBT Onur Haftası. Dikkat ederseniz bu haftanın İngilizce orijinal adı “Pride Week” yani “Gurur Haftası”. Kökenine bakarsanız “gurur” Arapçada “aldanma” fikrinden gelen, “kibir” kavramına, aşırı özgüvene daha yakın duran bir kelime. Cinsel yönelim ve beyan özgürlüğünün, bir toplumda “gurur” duyulacak bir konuyken, diğer bir toplumda sahip çıkılması gereken “onur”a dönüşmesi sizce tesadüf mü? Kelimeler bazen kendilerinden daha fazla şey söylüyor ve Gurur / Onur Haftası farkı da bizce bunun ilginç bir örneği! Cinsel olsun, sosyal olsun, politik ya da dinî olsun... Tüm tercih meselelerine herkesin saygı duyduğu, hoşgörü ve barışın hüküm sürdüğü bir ülke ve dünya dileklerimizle! 6. İskonto - Latince İndirimin nostaljik hali “iskonto” kelimesi “istop”, “istasyon”, “istimbot”gillerden… Bu kelimelerin Batılı orijinallerinin başında sesli harf yok ama biz dilimize uydurmak için 'i-' eklemişiz. “Sconto” kelimesi İtalyancada indirimi veya bir ödemenin belli bir kısmını düşmeyi anlatmış; İngilizcedeki “discount” ile aynı kelimelerin kökünde Latince “discomputare” var. “Dis” ön eki olumsuzluk, zıtlık, dışarıda bırakmayı anlatıyor. Bilgisayarın Batılı hali “kompüter” kelimesinden hatırlayacağınız “computare” ise saymayı anlatıyor “Com” birliktelik kavramını, “putare” de saymayı, kesmeyi, ayırmayı vermiş bkz ampüte. “Dis-com-putare”den doğan “iskonto”yu uyguladığımızda da ücretin, fiyatın bir kısmını saymamış, hesaba katmamış oluyoruz. 7. Feyiz - Arapça Birinden “feyzal” dediklerinde, siz de bir duraksıyor musunuz? Tam olarak ne almamız gerekiyor? Feyiz. Bu Arapça kelime -su gibi- “taştı, yayıldı, saçıldı” anlamındaki “faaza / faada” fiilinden geliyor. Tıpkı ana paradan taşan “faiz” ve boşluğa yayılan “feza” gibi; hepsi aynı kökten… Bu durumda birinden veya bir şeyden “feyiz” aldığımızda, bir nevi ondan taşan faydadan, bilgiden, bereketten yararlanmış oluyoruz… 8. Serenat - Fransızca 'O sole miooo'... demekle serenat olur mu? Olmaz. İtalyanca 'serenata'dan Fransızcaya uğrayarak sözlüğümüze giren serenatı kotarmak için çok ön koşul var! 1 Akşam vakti Hava açık, taze ve hoş olacak. 3 Uğruna nağmeler düzülecek bir sevdiceğiniz olacak tercihen sizden yüksekteki bir balkonda. 4 Ona söyleyecek hoş bir şarkınız olacak tercihen gitar, mandolin, keman gibi bir enstrümanla. Zira 'serenus' kelimesi Latincede 'sakin, barışçıl' anlamına geliyor. İtalyancada 'sereno', isim olarak sakin, açık havayı anlatmış. Yine İtalyancada apayrı bir kelime olan 'sera'nın 'akşam'ın etkisiyle, hoş akşam vaktini anlatmış 'serenata'. Zamanla da bu vakitte yapılan hoş müziği ifade eder olmuş aynı kelime. E akşam vakti kime hoş şarkılar söylenir? 9. Güzel - Türkçe “Güzelliğin on par etmez, şu bendeki aşk olmasa” demiş ya Aşık Veysel… Sonra “kuzguna yavrusu şahin görünürmüş” deriz hani. Batılılar da “beauty is in the eye of the beholder” diyorlar; yani “güzellik, ona bakanın gözlerindedir”. Tüm bu deyişler, güzelliğin göreceliliğine işaret ediyor, yani “göz”e. “Göz”, “görmek”, “göre”celilik; tüm bu kelimeler Eski Türkçe “körmek” yani “görmek” fiiline ve “göz”ün eski hali “köz”e bağlanıyor. Ve bizim 'güzel', yani Orta Türkçedeki haliyle 'gözel'!* Tatil dönüşü kolay olmuyor ama herkese güzeller güzeli bir hafta diliyoruz. En nihayetinde onu “güzel” kılmak bizim elimizde… Ya da gözümüzde? 10. Şeker - Hintçe Türkçesi 'şeker'... İngilizcesi 'sugar', Fransızcası 'sucre', İtalyancası 'zucchero', İspanyolcası 'azúcar', Almancası 'zucker' ve Farsçası 'şakar'. Arnavutçası 'sheqer', Fincesi 'sokeri', İzlandacası 'sykur', Filipincesi 'sukal' ve Swahili dilinde 'asukal'. Gezegenin neresine giderseniz gidin, şeker şeker peşinizden geliyor. Peki nereden gelmiş?Yukarıda saydığımız dillerin çoğunluğu Hint-Avrupa Dil Ailesi üyesi. 'Şeker' de muhtemelen Hintçeden, 'çakıl taşı ve kalıp şeker' anlamlarına gelen 'şarkara'dan gelmiş. Peki niye “Şeker Bayramı” diyoruz? Bir görüşe göre Osmanlı döneminin “Şükür Bayramı”, Arapça alfabesinde sadece sessiz harflerle yazıldığı için ş-k-r gibi zamanla “şeker” diye okunmaya başlamış. Diğer bir iddia ise, tahmin edebileceğiniz gibi çocuklara dağıtılan şekerden, bayram şekerinden geldiği yönünde.* Dilimizde aynı zamanda Ramazan Bayramı olarak da bildiğimiz bu bayramın Arapçası ise “Eid al-Fıtr”; bir nevi “İftar Bayramı”! Anlayacağınız orijinal isim ne Şeker ne de Ramazan, o zaman şu güzel bayram vakti polemik gerekir mi sizce? 11. Bile - Türkçe “Bile” bile bir yerden geliyor. Kelimenin Eski Türkçe hali “birle” imiş, yani “birlikte”, “beraber”. “Hafifletmek için re’ atılır, bile’ denir” demiş Kaşgarlı “X olsa bile” dediğimizde aslında “X’in olma olasılığıyla birlikte” demiş oluyoruz! “Birleşme” noktasını, eklemi anlatan “bilek” ve ona takılan “bilezik” bile “bile” ile kardeş! 12. Prozodi - Yunanca “Prozodi” Kelime kulağa yabancı gelebilir ama anlattığı kavrama sürekli maruz kalıyoruz; sözlü müzik dinlediğimiz her an! Zira, Yunanca “prosoidia” kelimesinden gelen “prozodi” müzik üzerine söz söylemeyi anlatıyor. Bu dilde “pros” kelimesi “-e doğru”, “oide” ise “şarkı, şiir” demek. Hatırlarsanız trajedi_ng kelimesi de “oide” ile bitiyor ve “keçi şarkısı” anlamına bir şarkıdaki kelimeleri anlayabilmemiz için çok önemli. Mesela maharetli bir rap sanatçısı heceleri müziğin vurgusuna öyle bir yerleştirir ki, kelimeler kulağımızdan beynimize su gibi zayıf bir prozodi örneği olarak ise “Larda yüzen al sancak”, “Ma bir gül ne” gibi vurgular barındıran İstiklal Marşımızı -maalesef- gösterebiliriz Güftesi çok kuvvetli, bestesi çok haşmetli olsa da, ikisi birleştiğinde kelimeler beklenmedik hecelerden bölündüğü için metnin takibi hayli de ilkokul yıllarında marşımızın sözlerini anlamakta zorlanmış mıydınız? Sizce hangi eserlerin, şarkıların prozodisi kafa karıştırıyor? 13. Muasır - Arapça “Muasır medeniyet seviyesi” böyle acayip “ileri” bir seviye gibi gelmiyor mu size de? Halbuki o kadar da ileri değil, sadece zamanında... Zira “muasır”ın içinde “çağ” anlamına gelen Arapça “asır” kelimesi var.* “Mu-asır” da “çağ-daş” demek oluyor!Dikkat ederseniz “çağdaş” sıfatında da bir ilericilik ruhu vardır ama kelime özünde “aynı zamana ait”ten ötesini söylemiyor bize, 'muasır' Atatürk de nutkunda milli kültürümüzü 'muasır medeniyet seviyesinin -ÜSTÜNE-“ çıkarmaktan bahsediyordu; daha Türkçe haliyle “çağdaş uygarlıklar düzeyinin üstüne”. 14. Dolar - İngilizce Nereden gelmiş bu dillere pelesenk“dolar”? Ceplere, kasalara mı “dolar”? Yoksa önce kredi limiti, sonra gözler mi “dolar”? İşin aslı “dolar” görseldeki vadiden gelmiş Günümüzde Çek sınırları içerisindeki Bohemya'da bulunan Jachymov’dan. 1500’lerde bölgede Almanca hüküm sürerken adı Joachimstal imiş; “Joachim’in Vadisi”. Bu vadiden çıkan gümüşten basılan paraya da “Joachimstaler” denmiş, kısa ismiyle “taler”, sonra da “thaler” ve “daler”. Almanların “daler”i önce Danlar ve İsveçlilere, sonra da İspanyollara sıçramış. Amerika’ya dadanan İngiliz kolonistleri, güneylerindeki İspanyollarla ticaret yaparken tanışmışlar İspanyol “dolar”ıyla. İngiliz pound’u yerine dolar kullanmak, ana vatandan kopmaya teşne kolonistlerin işine gelmiş. Nitekim 1786’daki kongrede, ABD’nin para birimi ilan edilmiş “dolar”. Yani Joachim’in vadisi o kadar yeşilmiş ki, ta Yeni Dünya’da dolarlar yeşertmiş… 15. Kurtuluş - Türkçe Bugün o ilk adımın 99. yıl dönümü. Bilime, çağdaş eğitime, akılcılığa, kadın-erkek hak eşitliğine ve tüm bunların güvencesi olan cumhuriyete doğru atılan o ilk ve en zor adımın. Mustafa Kemal'in kendi gibi 18 Osmanlı askeriyle Samsun'a attığı o ilk adım, Mondros Mütarekesi ile parçalanmanın sonuna gelmiş bir ülkenin, bir halkın Kurtuluş Savaşı'nı ya da eski adıyla İstiklal Harbi'ni başlattı. 'İstiklal' bilindiği üzere 'bağımsızlık' demek. Fakat içinde ilginç bir detay var Arapçada 'az idi, küçük idi' anlamına gelen 'kalla' kökü. Yani 'istiklal', kökeninden hareketle 'küçümseme, hiçe sayma' anlamına geliyor. 'İstiklal Harbi' dediğimizde zorbanın, işgalcinin küçümsendiği, ona isyan edilen bir savaştan bahsediyoruz. Aynı kökten gelen 'müstakil' ise 'kimseye hesap vermeyen', 'bağımsız' olan demek. Arapça kökenli 'İstiklal Harbi'nin Türkçe karşılığı 'Kurtuluş Savaşı'ndaki 'kurtuluş' kelimesi ise Eski Türkçe kökenli. Bir açıklamaya göre*, 'baht, uğur, selamet' anlamındaki 'kut' kökünden türeyen 'kutgarmak' zamanla 'kurtarmak' olmuş. Bir canlıyı felaketten, zordan uzaklaştırmayı, onu kutlu günlere taşımayı anlatmış. Bir diğer açıklamaya göre ise** 'kurtulmak', 'doğurmak' anlamına gelmiş Anadolu ağızlarında, doğuran kadın 'gurtulmuş'. Yani 'istiklal' düşmanı, zorbayı küçümserken; 'kurtuluş' yeniden doğmayı anlatıyor. Geçmişle yapılan 'istiklal' ve gelecek için verilen 'kurtuluş' savaşları... 16. Aksan - Fransızca Yabancı bir dili 'aksanlı konuşmak' halk arasında sanki o dili anadil gibi konuşabilmek anlamında kullanılsa da, işin aslı biraz farklı... Bizim 'aksan', Fransızcadaki 'accent' kelimesinden gelmiş. Latincede 'ad' ön eki bizdeki '-e' hal eki. 'Cantus' da 'şarkı' demek. Bu kelimeyi 'şan' dersinden, 'kanto'dan ya da 'piyanist-şantör'den hatırlayabilirsiniz. 'Ad-' ve 'cantus' birleşerek 'aksan'ı oluşturmuş ve bir şeyin şarkıyla, tonlamayla söylemesini; yani 'vurgu'yu anlatmış. Haliyle 'aksanlı konuşmak' aslında sıradışı bir vurgu ile konuşmayı anlatıyor Fransızcayı Türk aksanıyla konuşmak gibi. Eğer anadili Türkçe olan birinin Fransızcayı bir Parisli gibi konuşabildiğini ifade etmek istiyorsak, 'Fransızcayı aksansız konuşuyor' dememiz daha bu arada 'aksan' olayını bizim millet kadar takan herhalde yoktur. Yahu yabancı dil niye öğrenilir? İletişim kurmak için. Eğer siz karşı tarafa mesajınızı anlaşılır bir şekilde geçiriyorsanız, bizce aksan konusu kesinlikle ikincil. Birincil olan, o yabancı dilin grameri, kelimeleri ve deyimleri... Yoksa, sığ dil bilgisi, kıt kelime haznesiyle Fransız gibi 'R' çıkarmışsınız, neye fayda? Kereste gibi ama anlaşılır Türk aksanıyla, yabancı bir dili envai çeşit kelimesinden, deyiminden faydalanarak konuşabilen biri; iki kelimeyi anca bir araya getirip tüm enerjisini 'aksansız' konuşmaya veren birinden çok daha etkili iletişim kuracaktır. Dikkat ederseniz koskoca diplomatlar, akademisyenlerde aksanlı konuşan çoktur. Hem 'aksan' dediğimiz şey çoğunlukla sevimli karşılanır, hele ki içerik sağlamsa... Bu bağlamda dil öğrenenlere tavsiyemiz, 'aksan'ınızdan korkmayın, onu gururla taşıyıp, dilin özünü öğrenmeye devam edin. Ha, illa 'yabancıları kandıracağım, dillerini aksansız konuşacağım' diyorsanız da helal olsun, ama önerimiz yine önce içeriğe, sonra şekle önem vermek. Tabii derdiniz tiyatro değil iletişim ise. 17. Tamam - Arapça Tamam mı? Herkes ikna oldu mu? 'Tamam' her şeyden önce bir onay, bir kabul kelimesi. Yani genellikle, duymak istediğimiz iyi, olumlu cevaptır 'tamam'. Öte yandan 'ona da tamam, buna da tamam' diye her şeye 'tamam' denmesi ise pek hayra alamet olmayabilir. Her şeyin fazlası zarar olduğu gibi, 'tamam'ın fazlası da pes edişi, umutsuzluğu, daha da fenası umursamazlığı yansıtabilir. Ha bir de 'yeter, yeterli' anlamındaki 'tamam' var... 'Tamamdır, daha istemez' gibi. Bu son 'tamam' aslında tastamam. Zira 'tamam' kelimesi Arapçada 'bitti' anlamına gelen 'tamma' fiilinden geliyor. Yani 'tamam' esasen bitme, bitiş, tamama erme fikrini yansıtıyor. 'Tamam' olan şey artık bitmiş, daha üstüne bir şey eklenemez, katılamaz, tam oluyor. Tamam mı? 18. Manifesto - İtalyanca Seçim telaşesiyle beraber dökülmeye başladı “manifesto”lar… Akla Marx ve Engels’in 1848 tarihli “Komünist Manifesto”sunu getiren politika dilinde sık duyduğumuz bu kelime, İtalyan tipinden çaktırdığı üzere Latince kökenli. Manifatura_ng ya da manipülasyon kelimelerinden hatırlayabilirsiniz; “manus” Latincede “el” anlamına geliyor. “Manifesto”nun ikinci kısmı “festus” ise “vurma”, “kavrama” ya da “basma” ile alakalı. Haliyle “manifesto” da elle tutulur bir şeyi, ya da bir şeye el basmayı yemini anlatıyor Latince “manifestus” ya da İngilizce “manifest” sıfatları “bariz, açık, görünür, aşikar” olanı anlatmış. “To manifest” fiili de beyan etmeyi, bildirmeyi. Zaten Latince “manifesto”nun Türkçesi “bildiri”. Ama bildiğiniz üzere yabancı kelimeler daha bir havalı, gizemli duyuluyor; “bildiri” yerine “manifesto” dendiğinde mevzu sanki daha bir derin, daha bir “uzman işi” gibi durmuyor mu? 19. Emek - Türkçe “Emek” çok uzun. Emekleme döneminden, emekliliğe kadar yolu dünyada yol almak için yapabildiğimiz ilk harekete neden “emeklemek” denmiş? Çünkü onun içinde de acayip bir emek var. O kocaman kafasını, vücudunu ilk kez taşımaya çalışan insan yavrusunu düşünün. Orta Asyadan gelen, Eski Türkçe bir kelime olan “emek“; “ıstırap, acı, sıkıntı” anlamına gelmiş. Kökünde “zahmet, eziyet çekmek” anlamına gelen “emge” fiili var. “Emge” kelimesi “göğüs” anlamındaki “emig“den gelmiş, “emig” de süt emmekten Önce anamızın göğsünden besleniyor, sonra emekleyerek hayatın ilk zorluğunu “göğüslüyoruz”. Kimileri de “emek“in kaynağı “emge“nin, “ilaç” anlamındaki başka bir “em“den geldiğini savunmuş. “İlaç” acı bir şey olduğu için, ıstırap çekmek, zahmete girmek, onun tadına halükarda, neticede “emek” kolay değil. 20. Zıvana - Farsça Birkaç okurumuzdan gelen habere göre, görseldeki 60'lar İstanbul polisinin içinde durduğu varilin ismi 'zıvana'... Polis sabrını taşıran şoförlere 'bak beni zıvanadan çıkarma, gelmiyim oraya!' demiş ve deyim böyle ortaya çıkmış. Şimdi iyibilgi etiketli bu bilgi hakikaten iyi, acayip eğlenceli ama maalesef sadece espri olarak!Bu gibi hikayelere 'halk etimolojisi' deniyor. Geçenlerde alo_ng maddesinde bahsettiğimiz, 'alo'nun Graham Bell'in sevgilisinin baş harflerinden oluştuğu iddiası gibi zaten İngilizcede 'alo' değil 'hello' deniyor. Halk etimolojisi kokan ama gerçek olduğunu düşündüğümüz bir diğer hikaye ise vasistas... Genellikle halk etimolojilerinde kurgu şöyle oluyor 'Bir gün bir şey olmuş, birisi 'zort' demiş ondan sonra bu şeyin adı 'zort' kalmış.' Gelin görün ki bir kelimenin böyle 'zort' diye doğması çok zort bir ihtimal. Bazen bir insan uydurduğu bir kelimeyi meşhur edebiliyor, gerzek_ng örneğinde olduğu gibi. Ama sözde 'zıvana'sından çıkmakla tehdit eden bir polisinin dilimize 'zıvanadan çıkmak' deyimini kazandırması ancak Alis Harikalar Diyarı'nda mümkün! Zira 'zıvana' Farsçada 'dil' anlamına gelen 'zeban'dan gelmiş ve dil gibi ince uzun şekilleri anlatmış. Mesela iki ucu açık ince boruyu, pipo veya sigaranın ağızlığını ya da değirmen taşının milini. Bu durumda bizce 'zıvanadan çıkmak' deyiminde kişi kendini değirmen taşına benzetiyor olsa gerek. Sigaradaki zıvana kaynak olsaydı, 'zıvanamı çıkarma!' falan denmesi gerekmez miydi?... 21. Tabiat - Arapça Bir şey tabiatımıza aykırıysa ne gelir elden? Hiçbir şey... Zira Türkçe 'doğa'nın Arapçası 'tabiat' üzerinde kesinlikle söz sahibi değiliz. Söz konusu bizim kendi tabiatımız yani oluş biçimimiz olsa bile... Zira 'tabiat' kelimesi Arapçada 'damgaladı' anlamındaki 'taba'a' fiilinden geliyor. Kardeşleri arasında damgalama yeri 'matbaa', damgalanmış 'matbu' ve 'izlenim'i anlatan 'intiba'yı sayabiliriz ilginç bir şekilde 'izlenim'in İngilizcesi 'impression' da baskı, içe damgalanma fikriyle alakalı. Ha tabii bir de 'tabii' kelimesi var, 'doğal olarak' anlamında kullandığımız bu kelime iki 'i' ile yazılıyor. İkinci 'i'yi unutursak kelime 'bağımlı' anlamına geliyor 'Yazım kurallarına tabiyiz' örneğindeki gibi. 'Tabiat'ımızı değiştiremeyiz çünkü kelimenin kendisi, bize biri tarafından damgalandığını söylüyor. Pek çok Arapça kavramda olduğu gibi 'tabiat'ta da bir tevekkül durumu kelimenin Türkçe karşılığı 'doğa', Eski Türkçede 'çıkmak, yükselmek' anlamındaki 'toğ' kökünden geliyor. Ana rahminden çıkan bebek, dağların ardından yükselen Güneş gibi...* Özetle bizce Arapça 'tabiat', Türkçe 'doğa'dan daha kaderci. 'Tabiat' varoluşun öncesindeki karara işaret ederken, 'doğa' varoluş anının ta kendisine odaklanıyor. Sanki 'doğa' daha bir 'doğal'? 22. Çıfıt - Farsça 'Çıfıt NerdenGeliyo?' Bildiğiniz gibi 'çıfıt çarşısına dönmek' deyimi, karman çorman durumlar, kaotik ortamlar için kullanılır. Fakat 'çıfıt' nedir derseniz, biz onu böyle çıtçıt, cırt cırt, ufak tefek tuhafiye,manifatura eşyası gibi hayal yokmuş. 'Çıfıt' Farsçada 'cihud' kelimesinden gelmiş ki bu da 'Yahudi' anlamına geliyor! Yani 'çıfıt çarşısı' dediğimizde 'Yahudi çarşısı' gibi, gayet ırkçı bir tabir kullanıyormuşuz meğer. TDK'de 'çıfıt'ın anlamına baktığımızda 'hileci, düzenbaz, kötü düşünen' gibi karşılıkları olduğunu görüyoruz. Zira eski kelime ve deyimlerde ırkçılık bazen diz boyu. Mesela daha önce işlediğimiz acemi de İranlılar yani Acemleri, cinsel hastalık ismi frengi ise 'Frenkler' yani Batılıları aşağılayan kelimeler. 'Yahudi' demişken bu kelimenin 'Musevi'den farkına da kısaca değinelim 'Yahudi' kelimesi Hz. Yakup'un oğlu Yehuda'nın soyundan gelenleri ifade ettiğinden, bir kavmi anlatıyor. Bu kavramın sonrasında Hz. Musa ile ortaya çıkan Musevilik dini ise Yahudilerin genel anlamda benimsediği din. Yani iki kelime eş anlamlı gibi kullanılsa da aslında 'Yahudi' kelimesi söz konusu kavmin mensubunu, 'Musevi' kelimesi ise din mensubunu tanımlıyor. Musevilik anaerkil ve kapalı, yani yayılımcı olmayan bir din olduğu için bu iki kavramı birbirinden ayırmak zor. 23. Primitif - Fransızca 'Primitif' kelimesine daha çok bilim konularında rastlarız. Bilim dışı kullanımı ise bayağı eğlenceli oluyor bizce 'Primitif misin olm, dişinle açma şunu' gibi... Kelimenin Türkçe karşılığı “ilkel”. Latincede “primus” sıfatı “ilk”, “önce” anlamına geliyor bkz kadın baş rol “prima donna”, ilk gösterim “prömiyer” vb. “Primitif” de “ilk olana, öncekine dair” anlamına geliyor. Primitif topluluk dediğimizde medenileşmemiş, modern olmayan, yerleşik düzende toplu olarak yaşama seçeneğini henüz keşfetmemiş, tarih öncesi insanları eski çağlardaki atalarımız, sözelliğe pek ihtiyaç duymayıp işlerini kaba kuvvetle hallediyorlardı Eş istiyorlarsa yaşına falan da bakmadan çekip alıyorlardı mesela. Metroya, metrobüse binerken inenlerin çıkmasını beklemiyor, yürüyen merdivenin istedikleri noktasında herhangi bir anda durabiliyorlardı. Her çeşit müsabakada, kabilelerine olan bağlılıklarını karşı kabileden kafa göz yararak ifade ediyorlardı. Kabile düzeni tabii ki esastı; yani insanlar eğitim, donanım, başarı, iyilik ve ahlak seviyelerine göre değil; bulundukları kabileye göre tanımlanıyorlardı. Sizin kabilenizden olan dünyanın en cahil, en ahlaksız, en zararlı insanı da olsa korunmalı; karşı kabileden olan ise ağzıyla kuş tutsa, kanatsız melek de olsa olsun ki artık medeniyet icat olundu ve o primitif dünya çok gerilerde kaldı. İlim, bilim, ahlak, hoşgörü ve barışın hüküm sürdüğü modern toplumumuzda, huşu ve ahenk içerisinde huzurla yaşayıp, insan türü olarak geleceğe, bizler gibi medeni miniklerimize güven ve umutla bakabiliyoruz. Muhteşem güzellikte bir hafta sonu diliyoruz tüm güzel insanlara. 24. Daktilo - Fransızca “Yaz kızım kereviz” repliğini hatırlıyorsanız daktilo devrini de dijital klavye çıktı mertlik bozuldu, üstüne dokunmatik ekranlar basacak tuş da demişken, “daktilo”nun kaynağı olan Fransızca “dactylographe” kelimesindeki“daktylos” Eski Yunancada “parmak” anlamına; “graphe” ise “yazı” anlamına geliyor. Bir nevi “parmak yazıcısı”. İşin garibi, daktilonun sonunu getiren dijital teknolojilerin “dijital”i de Latincede yine parmak anlamına gelen “digitus”tan geliyor!O parmağın izini de başka bir gün sürmek üzere, herkese iyi haftalar! 25. Burjuva - Fransızca Burjuva bir şahsiyet misiniz? Küçüğünden mi büyüğünden mi? Babanızın fabrikası ne? Şampanyanız, havyarınız yerinde mi?Komünist / sosyalist dilinde 'işçi sınıfını, proletaryayı sömüren sermaye sahibi, kapitalist' anlamına gelen 'burjuva'; günlük dilimizde 'zengin', 'varlıklı' hadi bilemedin 'tuzu kuru' anlamında geriye gidersek, 'burjuva' aslında Fransızcada 'orta sınıf mensubu, kentli' anlamına gelen 'bourgeois' kelimesinin ta kendisi. Zira 'bourg' bir Orta Çağ Avrupası konsepti ve 'surlarla kaplı kent', bir nevi 'kale içi' şu Dubai'deki meşhur Burc El-Arab var ya, 'en büyük bizimki' tarzı gökdelen... Oradaki Arapça 'burc' da Fr. 'bourg' ile aynı kökten geliyor ve 'Arap Kulesi' demek. Bizim dilimize 'burç' diye geçen bu kelime, aynı zamanda yükseklerden bize bakan 12 astrolojik burcu yani takımyıldızları anlatmış. Sonra aynı kelimenin Yunancası 'pyrgos' var O da 'yüksek yere kurulu savunma kulesi' yani 'burç' anlamına geliyor ve dilimizde 'burgaz' kelimesinde vücut bulmuş bkz Burgaz Adası. Özetle, Fransızlardan aldığımız 'burjuva', Araplardan aldığımız 'burç' ve Yunanların 'burgaz'ı... Hepsi 'yüksek yer, kule' anlamındaki Hint-Avrupa kökü 'bhrgh'ten türemiş. O da 'korumak' anlamındaki 'bherg' kelimesinden gelmiş. Herhalde her şey, korunmak için yükseğe, mesela ağaca çıkan tarih öncesi burjuva atalarımızla başladı? BONUS

keltican forte nedir ne için kullanılır